我的文学网
句子首页
诗词古文
书籍摘抄
影视台词
名人名言
网络语录
用户原创
注册
登录
选择频道
文章
汉字
句子
诗词
人物
图书
词语
搜索
搜索结果
按时间
按热度
按评论
按分数
按支持量
A Better Man
“I see." Gamache lowered his voice, though all could still hear the words. "When I was Chief Superintendent, I had a framed poster in my office. On it were the last words of a favorite poet, Seamus Heaney. Noli timere. It's Latin. Do you know what it means?"
He looked around the room.
"Neither did I," he admitted when no one spoke. "I had to look it up. It means 'Be Not Afraid.' His eyes returned to the unhappy young agent. "In this job you'll have to do things that scare you. You might be afraid, but you must be brave. When I ask you to do something, you must trust there's a good reason. And I need to trust that you will do it. D'accord?”
Gamache
Noli Timere
A Better Man
“Chief Inspector Gamache’s says there are ‘four sentences that lead to wisdom: I don’t know. I need help. I’m sorry. I was wrong.”
Armand Gamache
“Bir köpeğin temel amacı mutlu olmaktır, çünkü köpeğin kendi varoluş problemini çözme becerisi yoktur; Köpek yaşar ve ölür çünkü daha fazla bir şey yapamaz! Fakat insanın temel amacı mutlu olmak değildir, çünkü insanın kendi varlık problemini çözme yeteneği vardır! Varlık sorunumuzu çözmeden, hayata gerçek bir anlam katamayız. İnsan hayatı bir sabun köpüğüdür ve temel amacımız bu süreksizliği değiştirmektir! İnsanlar anların mutluluğunu kalıcı ve ebedi mutluluğa çevirme yeteneğine sahiptirler! Ve eğer insan sadece bir köpek gibi anların mutluluğu ile yaşıyorsa ve var olma problemini çözmezse, o zaman bir köpekten farklı olmayacaktır!”
Mehmet Murat Ildan Özlü Sözleri
Varoluş
Mutluluk
Köpek
Varoluşçuluk
Kadınlar Hep Vardı: Türkiye Solundan Kadın Portreleri
“Erkeklerin kendi egemenlik sınırlarının tecavüze uğramaması uğruna kadınları baskı altında tutmak ve bu amaçla onları eğitimsiz bırakmak için gösterdikleri çabaya karşın ilk kez kadınlara eğitim çağrısı yapan, eğitimin özgürlüğe atılan en önemli adım olduğunu savunan Elbis Gesaratsyan olmuştur”
Ermeni
Ermeni Kadın
El hambre
“Niger jest drugim na świecie producentem uranu. Znajdujące się na pustyni zasoby są naprawdę ogromne, a uran jest bardzo poszukiwanym surowcem. Kraj nie czerpie jednak z tego wielkich korzyści, Monopol na wydobycie posiadała zawsze państwowa firma francuska Areva, płacąc państwu nigeryjskiemu niewielki procent za dzierżawę. W 2007 roku odkryte zostały złoża w Azeliku i prezydent Mamadou Tandja postanowił rozpocząć nową grę: wydobyciem miała się zająć spółka chińsko-nigerska. Areva protestowała, ale bez skutku. Dwa lata później znaleziono kolejne złoże, w Imourarene. Uranem zainteresowana była Francja, najbardziej "nuklearne" państwo świata: trzy czwarte jego elektryczności pochodzi z elektrowni jądrowych wykorzystujących surowiec, którego ten kraj nie posiada. Niemal połowa pochodzi z Nigru.
W lutym 2010 roku prezydent Tandja przystąpił do rozmów z Chińczykami, chcąc rozpocząć eksploatację nowych złóż. Kilka dni później został odsunięty od władzy w wyniku zamachu stanu, którym kierował pułkownik Djibo. Objąwszy rządy, pułkownik zerwał rozmowy z Chińczykami, potwierdzając "wdzięczność i lojalność" swego kraju wobec Francji i Arevy. W następnym roku w wyborach powszechnych został wyłoniony nowy prezydent, Mahamadou Issoufou, inżynier górnictwa pracujący dla Arevy.”
France
Uranium
Niger
Areva
Son Bakışta Aşk
“Son Bakışta Aşk : Walter Benjamin’den seçme yazılar kitabı Metiş Seçki dizisinden yayınlandığı için dizi ve kitap isminden de anlaşılacağı üzere Benjamin’in birçok farklı başlıkta toplanan görüşlerini bir araya getirmiş bir kitap. Nurdan Gürbilek editörlüğünde bir araya gelen metinlere Walter Benjamin’den daha evvel okumuş olduğum Tek Yön, Fotoğrafın Kısa Tarihi kitapları ve Cogito (52) : Walter Benjamin sayısı sebebiyle aşina olduğum ve çok sevdiğim metinleri ve yenilerini tekrar okumuş oldum.
Nurdan Gürbilek’in sunuş metni oldukça kıymetliydi benim için. “ Birçok bakımdan : Nesneleri soyutlamanın sağladığı imkanlarla değil, onları tek tek tanıyarak, biriktirerek anlamaya çalışır. Bilgidense, bilgeliğe düşkündür. Yazıyı ya da okumayı bir amaca ulaşmanın bir aracı olarak değil, kendi başına bir deneyim olarak görür. Her yazısında kendisini konusuna, önceki yargılarını neredeyse tümüyle unutacak kadar teslim eder. Tutarlı bir sisteme ve kuramsal açıklığa ulaşmayı hedeflemektense, düşüncesinin gergin, belirsiz uçlar arasında salınmasından bir şey umar. Hakikati zihinsel bir bütünden çok, yıkıntılarda, eski sistemlerde arta kalanda, kırık dökük parçalarda arar. Doğayı kültür tarihinin parçası olarak değil, kültürü doğal tarihin bir parçası olarak görür. Adorno, bu sonuncusunu tam da denemeciye özgü bir özellik olarak ele alacaktır. “
Ah işte tam da böyle olmak benim yıllardır üzerine gittiğim ve çok sevdiğim “amatör”lüğün doğası için nice anlamlar içeriyor. Mükemmel ya da “olmuş” olandan ziyade olmakta olanın ve o süreçteki türlü hata ve salınım özgürlüğünün insanı oluş içerisinde anlamlandırmasını ve bunu kabul eden zihinleri çok etkileyici buluyorum. Bu durum hangi hal içerisinde olursak olalım “eşitliği” de çok rahat sağlıyor…
“Bugünlerde kimse becerisine fazla bel bağlamamalı. Gücün kaynağı doğaçlama…”
Doğal tepkiler, heyecanla yapılan anlatımlar, içi dolu dolu bir merhaba demek bile çoğu kez amatör görünen ama içerisinde türlü duygu geçişini açmaya çalışan diyalektik bir durumdur. ..
Bu halleri gerçeküstücülük bölümündeki söylemleriyle teyit eder Benjamin. “Sarhoşluğun gücünü devrime kazanmak – işte tüm kitapları ve çabalarıyla gerçeküstücülük bunun peşindedir. En özgün görevinin bu olduğunu söyleyebilir. Her devrimci eylemin içinde bir kendinden geçme öğesi olduğunu bilmek onlara yetmez. Bu öğe, anarşik olanla özdeştir. Ama yalnızca bunu vurgulamak, yöntemli ve disiplinli bir devrim hazırlığını, tümüyle alıştırma ve peşin devrim kutlamaları arasında salınan bir pratik karşısında arka plana iter. Sarhoşluğun doğasının yetersiz, diyalektik olmayan bir biçimde kavranması da buna eklenir. En şaşkın haldeki şairin, ressamın, şaşıranın tepkisi olarak sanatın estetiği, bazı tehlikeli romantik önyargılara saplanır. Gizli gerçeküstücü, düşsel yetenek ve olgularla ilgili ciddi bir araştırma, romantik bir kafanın hiçbir zaman kabullenemeyeceği diyalektik bir örgüyle mümkündür ancak. Abartılı bir duygusallık ve bağnazlıkla esrarengiz olanın esrarını vurgulamak bizi bir yere götürmez. Esrarı ancak gündelik hayat içinde bulduğumuzda, yani gündelik olanı anlaşılmaz, anlaşılmazı da gündelik olarak gören diyalektik bir bakış sayesinde anlayabiliriz.”
Gerçeküstücülük
Sürrealizm
Why I Write
“Hayvan Çiftliği, ne yaptığımın tamamen bilincinde olarak politik ve sanatsal amaçları bir bütünde kaynaştırmayı denediğim ilk kitaptı.”
George Orwell
Why I Write
Hayvan Çiftliği
Levent Konca
Neden Yazıyorum
Çeviri
Shadow Warrior
“She didn't want the mask he wore around others. She wanted the true intamacy he had given her, the real Vittorio, the real man. He had offered her that man and she'd been so afraid she'd rejected him.”
Romance
Paranormal
Suspense Thriller
Shadow Rider Series
“Hayatının amacı zihninde çok net olduğunda, öteki her şey çok bulanık olsa bile, yaşam yolculuğuna çok güçlü bir şekilde devam edebileceksin!”
Mehmet Murat Ildan Özlü Sözleri
Amaç
Gaye
The Secret Life of Nuns
“Antonia: I meant to tell you, and then forgot: call a spade a spade, and say 'arse', 'prick', 'cunt', and 'fuck', otherwise the only people who'll understand you will be the scholars of the Capranica think tank - you and your 'rose in the ring', your 'obelisk in the arsenal' your 'leek in the garden', your 'bolt in the door', your 'key in the lock', your 'pestle in the mortar', your 'nightingale in the nest', your 'sapling in the ditch', your 'syringe in the flap-valve', your 'sword in the sheath'; and the same goes for 'the stake', 'the crozier', the parsnip', 'the little monkey', 'his thingummy', 'her thingummy', 'the apples', 'the leaves of the mass book', 'that thingy', 'the graceful whatyamacallit', 'that whatsit', 'that doings', 'that latest news', 'the handle', 'the dart', 'that carrot', 'the root' and all the other shit that comes out of your mouth, but there you go, pussyfooting around. Let your yes mean yes, your no, no, and otherwise, just shut it.”
Innuendos
Toxic Game
“She hadn't expected the intamacy of his voice in her head. It had a smoothness to it that gave way now and then to gravel.”
Romance
Paranormal
Science Fiction
Ghostwalker Series
“Kendine bir amaç mı arıyorsun? Bulamazsan yürümeye devam et, amaç seni bulacaktır!”
Mehmet Murat Ildan Özlü Sözleri
Amaç
Gaye
“Her milletin en büyük amacı, bağımsız ve çok yönlü zihinlere sahip bireyler yaratmak olmalıdır!”
Mehmet Murat Ildan Özlü Sözleri
Millet
Ulus
Birey
Bağımsız
Bağımsız Zihin
Bireyler
Çok Yönlü
Şu Çılgın Türkler
“Cumhuriyet’i yıkabilmenin ön şartının Atatürk saygısını, sevgisini yok etmek, Milli Mücadele’yi küçültmek, önemsememek, benimsememek olduğunu düşündüler ...
Bu amaçla, Atatürk ve Milli Mücadele karşıtı, baştan sona yalan, iftiralarla, saptırma ve çarpıtmalarla dolu, cahilce, insafsızca, yazılar, kitaplar yayımladılar. Genç insanların kulaklarına bu yalanları, iftiraları fısıldadılar, saptırma ve çarpıtmaları gerçekmiş gibi benimsetmeye çabaladılar...
Bugün Türk gençliği biri ötekine benzemeyen iki tarihe inanıyor:
Biri sağlıklı ve dürüst belgelere dayalı hepimize gurur veren gerçek tarih... Öteki Cumhuriyet’i yıkmak için çabalayanların uydurdukları, yalanlarla dolu, sahte tarih...”
Cumhuriyet
Hürriyet
“Hayatın amacı,kendine varmaktır.
Oysa herkese yaklaşır, her yere varır, bir tek kendinden uzak kalır insan; her yeri, her şeyi keşfeder ama kendinde kıpırtısız duran okyanuslardan haberi bile olmaz.”
Rumi
Mevlana Celaleddin Rumi
Zen and the Art of Motorcycle Maintenance: An Inquiry Into Values
“Sonunda kendini yüceltmeyi amaç edinen her çaba felaketle sonlanmaya yazgılıdır. Bir dağa, ne kadar büyük olduğunuzu kanıtlamak için tırmanıyorsanız, hemen hemen hiçbir zaman sağlayamazsınız bunu. Tırmansanız bile içi boş bir zafer olur bu. zaferi sürdürmek için kendinizi tekrar tekrar başka yollarla kanıtlamak, sahte bir imajı tekrar tekrar oluşturmak; peşinizde bu imajın doğru olmadığı ve birinin bunu anlayacağı korkusuyla sonsuza dek bu imajı sağlamak zorundasınızdır. Bu çıkar yol değildir.”
Felsefe
Hayat
Yol
Motosiklet
“Kendine bir amaç bul. Bu amaca ulaşmak için bir yol bul. Ve nihayet, gözlerini o yoldan asla ayırma!”
Mehmet Murat Ildan Özlü Sözleri
Amaç
Gaye
“Keyfetmek için sokaklar vardır, amaçsızca dolaşmak için sokaklar vardır ve bir de düşünmek için sokaklar vardır!”
Mehmet Murat Ildan Özlü Sözleri
Sokak
Düşünmek
Sokaklar
Ugly Love
“Sen her şeyi daha güzel kılıyorsun," dedim ona. "Hayatımı. Sen varken hayatım daha iyi."
Sözlerim Rachel'ı yine gülümsetti. Rachel'ın haberi yoktu, ama ağzımdan çıkan her kelimenin amacı buydu.
Onu gülümsetmek.
”
Miles
Ugly Love
Çirkin Aşk
White Oleander
“Nobody ever talked about what a struggle this all was. I could see why women used to die in childbirth. They didn't catch some kind of microbe, or even hemorrhage. They just gave up. They knew that if they didn't die, they'd be going through it again the next year, and the next. I couldn't understand how a woman might just stop trying, like a tired swimmer, let her head go under, the water fill her lungs. I slowly massaged Yvonne's neck, her shoulders, I wouldn't let her go under. She sucked ice through threadbare white terry. If my mother were here, she'd have made Melinda meek cough up the drugs, sure enough.
"Mamacita, ay," Yvonne wailed.
I didn't know why she would call her mother. She hated her mother. She hadn't seen her in six years, since the day she locked Yvonne and her brother and sisters in their apartment in Burbank to go out and party, and never came back. Yvonne said she let her boyfriends run a train on her when she was eleven. I didn't even know what that meant. Gang bang, she said. And still she called out, Mama.
It wasn't just Yvonne. All down the ward, they called for their mothers. ...
I held onto Yvonne's hands, and I imagined my mother, seventeen years ago, giving birth to me. Did she call for her mother?...I thought of her mother, the one picture I had, the little I knew. Karin Thorvald, who may or may not have been a distant relation of King Olaf of Norway, classical actress and drunk, who could recite Shakespeare by heart while feeding the chickens and who drowned in the cow pond when my mother was thirteen. I couldn't imagine her calling out for anyone.
But then I realized, they didn't mean their own mothers. Not those weak women, those victims. Drug addicts, shopaholics, cookie bakers. They didn't mean the women who let them down, who failed to help them into womanhood, women who let their boyfriends run a train on them. Bingers and purgers, women smiling into mirrors, women in girdles, women in barstools. Not those women with their complaints and their magazines, controlling women, women who asked, what's in it for me? Not the women who watched TV while they made dinner, women who dyed their hair blond behind closed doors trying to look twenty-three. They didn't mean the mothers washing dishes wishing they'd never married, the ones in the ER, saying they fell down the stairs, not the ones in prison saying loneliness is the human condition, get used to it.
They wanted the real mother, the blood mother, the great womb, mother of a fierce compassion, a woman large enough to hold all the pain, to carry it away. What we needed was someone who bled, someone deep and rich as a field, a wide-hipped mother, awesome, immense, women like huge soft couches, mothers coursing with blood, mothers big enough, wide enough, for us to hide in, to sink down to the bottom of, mothers who would breathe for is when we could not breathe anymore, who would fight for us, who would kill for us, die for us.
Yvonne was sitting up, holding her breath, eyes bulging out. It was the thing she should not do.
"Breathe," I said in her ear. "Please, Yvonne, try."
She tried to breathe, a couple of shallow inhalations, but it hurt too much. She flopped back on the narrow bed, too tired to go on. All she could do was grip my hand and cry. And I thought of the way the baby was linked to her, as she was linked to her mother, and her mother, all the way back, insider and inside, knit into a chain of disaster that brought her to this bed, this day. And not only her. I wondered what my own inheritance was going to be.
"I wish I was dead," Yvonne said into the pillowcase with the flowers I'd brought from home.
The baby came four hours later. A girl, born 5:32 PM.”
Mother
Childbirth
Mothers And Daughters
Blood Mother
Franny and Zooey
“İsa duasının tek ama tek bir amacı vardır. O da, duayı okuyan insanı Hazreti İsa Bilinciyle donatmak. Yoksa, şöyle sıcacık, kibirli bir buluşma yeri kurup, içine de seni kollarına alarak bütün ödevlerinden azad edecek ve bütün o pis dünyevi dertlerini ve Profesör Tupperlarını bir daha geri gelmeyecekleri şekilde defedecek şöyle yapış yapış, muhteşem bir göksel şahsiyet koymak değil onun amacı.”
Franny And Zooey
Czwarty pożar Teheranu
“Piętnastego czerwca 2009 roku Irańczyków było tylu, że nic nie mogłoby ich powstrzymać, gdyby zechcieli obalić władzę. A jednak rewolucji nie da się tak po prostu zaprogramować. Jej istotą jest nieprzewidywalność. Tego dnia ogień gniewu zapłonął, ale po kilku godzinach ludzie sami go ugasili. O podobnym mechanizmie rewolucji pisał Ryszard Kapuściński w Szachinszachu: Należy rozróżniać rewolucję od rewolty, zamachu stanu, przewrotu pałacowego. Zamach i przewrót można zaplanować, rewolucję - nigdy. Jej wybuch, godzina tego wybuchu, zaskakuje wszystkich, nawet tych, którzy do niej dążyli. Stoją oni zdumieni wobec żywiołu, który nagle pojawił się i burzy wszystko na swojej drodze.”
Rewolucja
“Bu evrendeki ana amacımız yeryüzünde ya da onun ötesinde bir yerde var olmaktır! Bütün öteki amaçlar incir çekirdeğini doldurmayacak önemdedir!”
Mehmet Murat Ildan Özlü Sözleri
Evren
Amaç
Kainat
Evrensel Amaç
Theory and History: An Interpretation of Social and Economic Evolution
“Gdyby jakieś dwa tysiące lat temu ludzie świata grecko-rzymskiego oraz Chińczycy poznali nawzajem swoje cywilizacje, to żadna z tych ras nie uznałaby wyższości cywilizacji drugiej rasy.
Inaczej jest w naszych czasach. Nie-biali mogą nienawidzić białego człowieka i gardzić nim, mogą knuć jego zniszczenie i czerpać przyjemność z ekstrawaganckich pochwał własnych cywilizacji. Wzdychają jednak do namacalnych osiągnięć Zachodu, jego nauki, techniki, terapeutyki, metod administracji i zarządzania w przemyśle. Wielu ich rzeczników deklaruje, że chcą jedynie naśladować materialną kulturę Zachodu i zrównać się z nią o tyle tylko, o ile nie wchodzi to w konflikt z ich rodzimymi ideologiami ani nie zagraża ich przekonaniom i praktykom religijnym. Nie dostrzegają, że przyjęcie tego, co lekceważąco nazywają materialnymi jedynie osiągnięciami Zachodu, nie da się pogodzić z zachowaniem tradycyjnych obrzędów, tabu i stylu życia. Ulegają złudzeniu, że ich ludy mogłyby zapożyczyć technologię Zachodu i osiągnąć wyższy materialny standard życia bez wcześniejszego przeprowadzania Kulturkampf w celu wyzbycia się światopoglądów i obyczajów przekazanych im przez przodków. W błędzie tym utwierdza ich doktryna socjalistyczna, która również nie potrafi dostrzec, że materialne i techniczne osiągnięcia zachodu są produktem filozofii racjonalizmu, indywidualizmu i utylitaryzmu oraz że z konieczności znikną, jeśli zasady kolektywistyczne i totalitarne zastąpią kapitalizm socjalizmem.”
Wolność
“Durante toda una eternidad, nuestras palabras pasaban de los murmullos a las exclamaciones excitadas. Cambiábamos de postura y nos mordisqueábamos suavemente, mientras me embargaba un sentimiento que amenazaba con desbordarme por mis ojos. La presión era insostenible; me abandoné y descargué en ella mientras la sentía buscar los últimos vestigios de mi erección con sus últimas contracciones.”
Mats
Takeshi
Altered Carbon
Bay City
Carbono Alterado
Carbono Modificado
Kovacs
Kristin
Ortega
Richard Morgan
共271条
1
2
3
4
5
下一页
最后一页
热搜推荐
that
That
tion
Tion
Thin
Have
Thơ
very
Life
When
love
Ness
ally
them
people
Come
More
World
Real
Stan
Neve
less
Because
Though
Where
Ying
Itä
Right
Heart
Said